13 Ocak 2009 Salı

Adanaspor aşkı



Adanaspor’a aşık olmak.

Bir genç’in çocukluk yılları, o yıllar tv her evde yok internet yok haberi ancak gazetelerden takip edebilirsin.
arkadaşları ile sokak aralarında oyun oynayan çocuk için artık mahalleden dışarı çıkma mahalleden bir pazarda olsa uzaklaşma zamanı gelmiştir.
Birkaç arkadaşıyla birlikte karar verirler Pazar günü maça gidelim diye.
Pazar gelir maça giderler.
Gittikleri maçta çocuk oynanan futboldan ziyade trübünleri süzer, şaşkın şaşkın bakışlarla ne yapıyor insanlar diye.
Maç atmosferi çocuğu etkilemiştir önümüzdeki pazarda maç varmı diye sorar biri derki haftaya bizim maç anttepte der,öbürü atlar oğlum haftaya Adanasporun maçı var der.
Ama şehrin iki takımı vardır o bilmez ama o hafta Adanada Adanasporun maçı vardır.
Bu sefer tek başına maça gider,bilet alacak parası yoktur,sırada bakliyenlerin yanına sokulur, sıradaki ağabeyler sorar sen hangi takımlısın derler çocuğa o da utangaç bir tavırla sizdenim abi der.Gel lan der benim önümde dur beraber gireli.
Çocuk ağabeylerinin önünde stada adımını atar yakınlarına oturur yine çocuk maçı fazla izlemez trubünde olup bitenleri sezer.
Birden gözüne Arjantin köşesi takılır,orkestra kurulmuş eğlence son hızıyla devam ediyor.
Takım sahaya çıkarken trübünler ayağa kalkar Adana Adana diye stad inler.
Çocuk çok etkilenir taraftarın takımını bağırlarına basmalarından.
Ama çocuk artık bir karar verme aşamasına geliyor iki takımı ve taraftarlarını çıplak gözle izlemiş kendi kendine diyorki bir gönülde iki sevda olmaz.
Karar vermekte zorlanmayan çocuk önce taraftar bazında bakıyor olaya Adanaspor taraftarını pırıl prırıl, olgun ve asaletli bulur.
Çocuk artık Adanasporludur,kupa maçlarında okuldan kaytarıp maçlarına gidecek kadar sevmiştir.
Artık Adanaspor onun için bir sevda haline gelmiş,rüyalarına bile girer olmuş.
Doğru karar vermenin mutluluğunu yaşamaktadır,Adanaspor o yıllar silindir spor ünvanını almıştır,başarılı sonuçlar almaktadır stad hınca hınç dolmaktadır kuyruklar oluşmkta,sabahın erken saatlerinde daha bilet kapıları açılmadan taraftar kuyruğa girmektedir.
Çocuk biraz biraz büyümüş gençliğe adımını atmıştır.
Genç artık ağabeylerinin önünde maçlara giremiyeceğini anlar,bir yol bulur,sıraya girer arkadaşlarından aldığı ödünç parayla sıraya erken girerek üç beş bilet alıp karaborsa bilet satıp ettiğ karla kendine bilet alıp maçlara gitmeye başlar.
Tabi biraz zahmetli oluyor ama onun için sıraya takrar tekrar girmek bir eziyet değil,sevgileye kavuşmanın bir bedeli olmalı, o da bu bedeli ödemek zorunda.
Genç artık delikanlı olmuştur.
Takımı o şaşalı günleri geride bırakmış tuttuğu takım üçüncü liğe düşmeme mücadelesi veriyor.
Ama olsun çocuk takımını sevmiştir bir kere aşık olmuştur tutuncusuna beyazına.
Onun için liğ fark etmez önemli olan maçlarını izliyebilmesidir.
Genç bir rahatsızlık geçirmiş amaliyat olmuş hastanede yatmaktadır,ama aklı Adanaspordadır doktorlar birkaç gün içinde taburcu edeceklerini söyler.
Gencin aklını şeytanlar boş durdurmaz, olum kaç buradan ama nasıl.
Genç vezneye iner vezneciyi kafaya alır hastaneden taburcu olur.
Genç soluğu Adanaspor Hatay maçında alır,Adanasporun deli hikmet diye bir oyuncusu vardı onun yüzünden hataya gördüğü kartlar yüzünden yenilir.
Maça ilgi azalmıştır bu takım düşer deniyor genç takımına o kadar güveniyorki hastaneden kaçıp güvendiği takımını o halde görmenin kahrıyla maçtan ayrılır.
Aynı deli hikmet son Hatayla son maçımızda gol atarak Adanasporun liğde kalmasını sağlar.
O yıllar çok acı çekti Adanaspor hataya gidecek deplasman parasını bile bulmakta zorlanır hale gelmişti.
Gelindi bu yıllara hala adanada iş çevreleri ve basın tarafından dışlanmamız bizleri çok derinden üzmektedir.
Geçen zaman içinde uefa kupalarında mücadele ettik,başbakanlık kupası finalini oynadık süper liğde ikinci olduk,centilmen taraftar ödülü aldık,daha ne istiyorlar anlamıyorum.
Bu şehirde mazisi başarılarla dolu takımı tutmak suç haline geldi neredeyse.
Ben şunu anlıyorum Adanasporda rant yok bazıları gibi suya yazmak yerine tarihe yazı yazmak var ondandır herhalde saldırdıkca batıyorlar.

Hiç yorum yok: