30 Eylül 2009 Çarşamba

Boluspor 3 1 Adanaspor


- These bloopers are hilarious

Ömrümün en güzel hikayesi kitabı Hakan Tabakanla liğ radyodaydı.

Lig Radyo’da geçtiğimiz haftalarda yapılan Adanaspor söyleyişisinin devamı bu akşam yapıldı. Programın bu bölümünde Bozkurt Yılmaz ile Hakan Tabakan “Ömrümün En Güzel Hikâyesi” kitabı üzerine konuştu. Genel konulara da değinilen programın kısa özeti için devam linkine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Programa katılıp bu güzel Adanaspor kitabını ulusal çapta duyuran Hakan Tabakan'a ve programın sunucusu Bozkurt Yılmaz'a tekrar teşekkür ediyoruz. 'Ömrümün En Güzel Hikâyesi' kitabına ulaşmak için sağ sütunumuzda yer alan kitap kapağına tıklayarak gerekli bilgilere ulaşabilirsiniz.
Bozkurt Yılmaz:
Ömrümün En Güzel Hikayesi isimli Adanaspor kitabı hakikaten çok güzel bir kitap. Bunu laf olsun diye söylemiyorum, aynı zamanda hayatın içerisinden bir kitap. Tabi ki hayatın içerisindeki en önemli yerde de sizin için Adanaspor var. Adanaspor için yazmışsınız zaten bu kitabı. Bu kitabın öyküsü nedir? Öncelikle bunu dinleyebilir miyiz sizden?

Hakan Tabakan:
Futbolla ilgili ilk yazı maceram Adanaspor.ORG'da başladı. Ardından zaman geçtikten sonra farklı bir site/blog kurup ordan da yazmak istedim. Kaplanpenche.Com'u kurdum. Orada Adanaspor'la ilgili yazılar oluştu. 2007-2009 Ağustos ayları içerisinde bulunan yüzlerce yazı var. Sonrasında bir Adanaspor kitabı çıkartmak istedik ancak bunu beceremedik, daha çok yardıma ihtiyaç vardı. Daha sonra arkadaşların da önerisiyle "Neden kaplanpenche'de ki yazıları derleyip kitaba dönüştüremiyoruz?" denildi. Daha sonrasında böyle yaptık. Orada ki yüzlerce yazının içerisinden hem gündemi tutabilen, hem de geçmişe dönüpte okuyabileceğimiz yazıları seçtik ve bir kitap haline getirdik.

BY:
Her zaman okunabilecek bir kitap haline getirmişsiniz. 2007-2009 diyorsunuz ama 2017'de bile okunabilecek düzeyde bir kitap oluşturmuşsunuz. Çiçek sevgisinden tutun ekonomiye, Türk Futbol'undan Adanaspor özeline kadar bir çok bilgiyi paylaşmışsınız. Burda ki yazılar sadece size ait yazılar değil sanırım?

HT:
Tabi ki. Son dönemin önemli şairlerinden Hakan Savlı ve Onur Caymaz'ın yazılarına ve şiirlerine yer verdik. Bunun dışında Adanaspor kanadında Mustafa Emre, Gökmen Demirkaya, Mehmet Uysal, Gizem Can, Hilal Akçan ve Şenol Yıldızdoğan'ın da yazıları yer aldı kitabın içerisinde. Katkıları oldu bu arkadaşlarımızın da.

BY:
Tribün terimleri diye bir bölüm var-ki çok güldüm ben bu bölümlere- Aslında her maçta söylenen, "Ordan kaç gol attın?", "Satılmış hakem!" gibi her tribünde rahatlıkla söylenebilecek terimler var. Bunları nasıl seçtiniz? Sizin söylediğiniz terimler miydi? Nasıl aklınıza geldi? Araştırdınız mı?

HT:
Yıllardır tribünde olduğumuz için yaşadığımız şeyler bunlar. Mesela sevmediği bir futbolcu kaleye uzaktan bir şut çekiyor, "Ordan kaç gol attın?" diye sinirleniyor tabi gol olmayınca. Gol olsa değişecek tabi ki burada ki tepki. Ya da yenilip eve geldiğimiz zaman diğer takım tutan arkadaşlar bize kızarlar ve bizler de kendimizi savunuruz, "Penaltımız verilmedi, verseydi değişirdi maç." gibi klişe laflar... Ben de bunlardan 15 tanesini seçtim, zamana yaydım, yazdıktan sonra tekrar toparladım ve ara ara blogda yayınladım. Oradan çıktı.

BY:
Aynı zamanda vefakar bir taraftar portresi de çiziyorsunuz. Örneğin Sabotiç'den bahsediyorsunuz. Adanaspor'da bir dönem oynamış, şu anda oynamayan futbolcuların büyük bir çoğunluğunu sevgiyle anıyorsunuz.

HT:
Tabi ki. Feyzullah var, Eyüp hocamız var bunların içerisinde altyapı da çalışıyorlar şimdi. Ve niceleri... Sadece onlar değil tabi ki, tribünden de bir çok isim andık. Bir Yahya'mız vardı mesela, 130. sayfada yer vermiştik. Onu da anlattık kitabımızda. Yani Adanaspor'umuzda yer almış, tribünde ki, takımda ki önemli kişiler yer aldı diyebiliriz. Ayrıca bizim için çok önemli olan Gündüz Tekin Onay'dan da şiir ve yazıyla bahsettik, bu da ayrı bir sevincimiz oldu bizim için.

BY:
Ayrıca bir öneri de getirmişsiniz sanırım, "Güney tribününün Gündüz Tekin Onay Tribünü olması adına" öyle değil mi? Ancak kitapta takip ettiğim kadarıyla böyle bir karar henüz verilmemiş sanırım?

HT:
Evet. Yalnız böyle bir kararı almak, bizleri aşan konular. Biz blogdan ya da Adanaspor.ORG'dan arkadaşlarla öneriyoruz. Çünkü bir kulüp simgeleriyle vardır. Bu simgeleri ne kadar koruyabilirsek ileriye birşeyler taşıyabiliriz. Bunun dışında herşey gelip geçicidir futbolda. Biz ne kadar başarıya endeksli bir futbol ideali kursakta kafamızda, öyle değildir işler. Simgeler vardır ve o simgeleri yaşattığımız sürece güçlüyüz futbol aleminde. Bu nedenle Gündüz Tekin Onay isminin Güney Kale Arkası'na verilmesi benim adıma çok uygundur. Benim gibi düşünen bir çok taraftar da vardır, biliyorum. Böyle bir öneri de bulunduk. Tabi dediğim gibi, bu işler bizleri aşan konular. Gerçekleşirse mutlu oluruz tabi ki.

BY:
Bana bir de "Adanasporlu olmak nedir?"in tanımı var bende, bunu da belirtmek istiyorum demiştiniz. Bunu rica edebilir myiim sizden..

HT:
Her taraftar kendi takımı için güzel ifadeler kullanacaktır mutlaka. Şunu söylemek istiyorum öncelikle, Adanasporlu bir çok badireler atlattı bugüne kadar. Tarihimizde bir takım hatalar da oldu belki, bedelini de ödedik.

BY:
Takım kapanma noktasına kadar geldi. Daha ne olsun değil mi?

HT:
Evet takım kapandı, liglere çıkamadı. Amatör düzeyde dahi lige çıkamadı. Lig 2.liği görmüş, UEFA oynamış bir takım liglere katılamadı. Biz hep kendi başımıza kaldık, kendi başımıza birşeyler yapmak istedik. Son dönemlerde de Kulüp Başkanımız Bayram Akgül de yine kendi başına çabaları var. Şimdi geçen hafta çıkarttığımız son fanzinimizde genç bir arkadaşımızın sözü vardı. Bunu okumak istiyorum, "Adanasporlu olmak nedir?"e tarifen...

BY:
Tabi, sizi dinliyoruz... Buyrun...

HT:
"Umutlar ve hayaller vardı yıkılmayı bekleyen. Yıkıldılar da birer birer. Ama biz, onlar yıkıldıkça daha güzellerini kurduk daha ulaşılmazlarını... Belki onlar da yıkılacak ve her yıkıntı biraz daha bağlayacak sürekli bizi içine çeken, girip de çıkamadığımız o büyük tutkuya. Zaferlerde de vardı, büyük mutluluklar da, içten çığlıklar da. Güzel günleri de gördük. Ama biz hüznü sevdik. O tribün denilen beton yığınları boşken, sağa sola aldırmadan ayağa kalkıp çılgınca alkışlamayı sevdik. Zafer sarhoşluklarını değil sessizce ağlayanların içten hıçkırıklarını sevdik. Hayallerimiz ve hedeflerimiz hep vardı. Kimisine ulaşabildik, kimisinde beceremedik. Ama biz yolun sonuna varmayı değil, yola çıkmayı, yolda olmayı sevdik." fanzinimizin 4. sayısı, 2. sayfasında ki Aynanın İçi başlıklı yazıdan...

BY:
Çok güzel bir tanımlama yapmışsınız. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Kitabınız çok güzel gerçekten, bu kitabı temin etmek isteyecek olan dinleyicilerimiz nasıl ulaşabilirler kitaba?

HT:
Kitapsan şubelerinde kitabımızdan var. Ancak direk sitemizden bizimle iletişime geçenler, adres bilgisi vermesi halinde bizler kitapları kendilerine ulaştırıyoruz. kaplanpenche.com sitemiz, kaplanpenche@gmail.comBu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır mail adresimiz.

BY:
Çok teşekkür ediyoruz Hakan Bey, Adanaspor'a da başarılar diliyoruz.

HT:
Ben teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar, iyi yayınlar.

29 Eylül 2009 Salı

Adanaspor murat akıllıyla liğ radyodaydı.

Tolgahan'ın antepe geri döndükten sonraki taraftara mesajı.

TOLGAHAN ACAR
ben tolgahan acar sayın buyuk taraftarımızzz bız sıze ınaıoruzzzz sız bızı desleklıosunuz ama yeterınce organıze olamıosunuz belkı elınızde yeterınce ımkanınızzz yok oyuzdendır saygı duyarım bu sene bank asyada daha basarılı olacagınıza ınanıorum bu takım buyuk emeklerle geldı buraya kımı futbol hayatını bıtırdı murat abı gıbı mesela kımının ayagı kırıldı:) kımı beyın tranvası gecırdı kımı sılahın onune atladı kımı cebı bosalana kadar parasını verdı bunu goz onunde bulundurun bu takımı bız 2 yıl ust uste sampıyon yaptık sıra sızde sızın destegınız lıg buyudukce dahada onemlı artık tam destek ıstıorum ben hernekadar gazıantep sporda olsamda kalbım o 5 ocak stadında sızınl atack ben adana sporu taraftarı cok ama cok sevıorum emın olun bırgun gerı donecm bu takıma sızı ve butun adanalı turuncu beyazları cok sevıorum baskanımıza benım abıme bayram akgulu destekleyın hersey gonlumuzce olsun benıde unutmayın ben sızı unutmucmmm belkı bırgun gelır yıne uclu cektırırım sıze .. .NE GUZEL GUNLERDI BEEE COK OZLICEM SIZI UNUTMAYIN DELI KALECI TOLGAHAN

28 Eylül 2009 Pazartesi

Ekrem al'ın istifasına dair bir kaç kelam.

hatırlarsanız sezon başlamadan önce Ekrem hoca 4 hafta sonra gider demiştim.Karşıyaka ve Mersinden alınan 6 puandan sonra süreyi 7 haftaya çıkarmıştım.
6 hafta oldu.Buca maçını kazanırsak ki çok zor.Ekrem hoca için süre bir kaç hafta daha uzayabilir.
A )Rize maçında kaybedilen 3 puanın sorumlusu 1 Ekrem Al,2 Tolgahan.B)9 amatör futbolcuyla sahaya çıkan Kocaeli maçında tek forvet oynatarak kaybedilen 2 puanın ve kişiliksiz futbolun sorumlusu Ekrem Al.C) Takımda disiplin olmadığı görülen kartlarla ortaya çıkmıştır,bununda sorumlusu bizler olmadığımıza göre sorumlusu Ekrem Al.D)İlyas hazır olmadığı halde sürekli olarak ilk 11 de sahaya sürüyor sorumlu Ekrem Al.başka kimse yok denilebilir ama transferlere kendisi evet dedi.E) Takım hala hazır değil diyor zaman istiyor Mayıstan bu yana ne yaptın demezlermi yaptığı açıklama abesle iştigaldir,sormazlarmı gençleri oynatmıyorsun İlyas hazır değilse neden onu oynatıyorsun,örnek Sinan veya Ahmet Şahinler,bunları oynatta adamlar hazırlansın.
Sinan için A 2 de oynadı iyi değildi demek kolaycılıktır,iş yerine müdür aranıyor adamı çağırıyorsun iki gün sonra evrak dağıtıcılığı yaptırıyorsun sonra adamdan verim bekliyorsun.
Ekrem Al takımın patronu ama,tipik Türk antrenörü olduğunu sabit fikirliliğinden belli ediyor.Futbol oynamamış ama okulunu okumuş.Emre Hızarcı gibi kazmayı takımda tutması futboldan ne kadar anladığını zaten gösteriyor.
Nadir yılmaz.
Hatırlıyorum sezon başlamadan nadirle her sohbetimizde Ekrem al dört maç süre tanımıştı.
Rize maç dönüşüde İki galibiyetle süreyi uzattı demişti.
Neyse hoca gitti umarım iyi disiplinli bir hoca gelir.

Adanaspor dardanel kupa maçı öncesi.

Kupada bu güne kadar bir başarımız olmadı.
1971 1972 sezonu
Adanaspor 1-0 Altay

Adanaspor 1-3 Altay. Altay yarı finale yükselmiştir.


6 Mart 2002 kocaeliyle yarı final oynadık.

1985 1986 sezonu yarı final
Altay 0-0 Adanaspor
Adanaspor 1-1 Altay

Altay 1-1 Adanaspor.
Altay deplasmanda atılan gol kuralı ile yarı finale yükselmiştir.

seksen beş seksenaltı sezonunda Altayla yarı fiali kaybetmseydik finali oynıyacaktık.
Finalide geçip birinci liğe çıkmayı istiyorduk.
O sezonlar kupayı alanlar liğe çıkıyordu.
Sonradan kanun değişti.
O sıralar tarsuslu reşit bizde oynuyordu.
Maçın son dakikalarında reşit topu korner köşesinde oyalamaya çalıştı.
Bu esnada Altaylı futbolcuya topu kaptırdı kaptırılan top kalemize gol olarak geri döndü.
Reşite az küfür etmedik bizi süper liğ hayalinden etti diye.
O maçı alsaydık finalde bursa sporla oynıyacaktık.
Belkide o sezon bursayı eleyip birinci liğe çıkacaktık.

27 Eylül 2009 Pazar

Boluspor 3-1 Ekrem AL.

Maçın başında onur sarı kart görüyor.
Dakika 19 onur kırmızı kart.
Onurun giden sene neyini gördükki bu sezon bir şeyini görelim.
Onur demirtaş gibi bir oyuncuyu bu kadroda tutan hocaya şaşarım.
Onur ancak koşar yanında usta bir ayak olmazsa takımı eksik bırakır işte bu gün olduğu gibi.
Hakanla cemreyi gönderen hocanın aklına şaşarım.
Emrah bedir aldığımızdan bu yana sakat bu çocukla ilgilenen kimse yokmu bu takımda.
Bu çocuk kendine bakmıyor,hadi emrah bakmıyor yöneticiler uyuyormu.
Kendine çeki düzen vermesi için uyarılır.
Nerde sakat maliyeti ucuz futbolcu varsa takıma alındı.
Ekrem al bir inat uğruna Hakanı gönderdin bu sezonda Metine kafayı taktı insan bindiği dalı kesermi.
Madem Metinle niye başlamazsın be adam.
İlyas elimizde patladı iyi olsaydı bolu bırakmazdı.
Bu yenilgi ile Ekrem alın sonu olmalı.
Hakemde iyi maç yönetti diyemeyiz.
Dakika 70 8 futbolcu sarı kart görmüş.
Toplamda 11 sarı 4 kırmızı görüyoruz.
Bu ciddiyetsizlik nedir bu takımın futbolcularının vurdumduymazlığı neye işaret.
Gönderilen hakan tek başına bir hakan ve onur ikilisinden daha iyidir.
Hoca transferde hata yaptı bence orta sahamızın cezasını çektik giden sezon.
Giden seneki orta sahayı bile arar olduk.
Avcumuzdaki cem halleçini demispora verdik İlyastan kat be kat üstündü.
Ne diyelim kendi düşen ağlamzmış.

18 Eylül 2009 Cuma

15 Eylül 2009 Salı

Adanaspor Hakan Tabakan'la lig radyodaydı.

Kocaeli Adanaspor maçı öncesi uyarı yapmıştık.

Tek forvetle maç kazanmamız çok zor.
Kocaeliyi tebrik etmek lazım.
Adanasporda hırs yok.
İlyası doksan dakika oyunda tutuyorsun,çıkartsan yedeği yok takım kurulurken orta sahaya takviye yapılmalıydı.
Adanasporun kaderi bu olamaz,dört maç sonra hocayı düşün 17 lik çocukları yenemiyorsan doksan dakika boyunca bu çocuk topluluğuna etkili iki şut çekemiyorsan şampiyonluğa oynuyorum deme.
Anlaşıldıki Ekrem hoca final hocası değil.
Giden senenin hatırına bu hocayla devam kararı aldı başkan.
Elimizden giden futbolcular gelenlerden daha kaliteliydi bir tek izzet hariç takıma katkı koyacak bir futbolcu alınmamış.
Orda yunusda izzeti aratmazdı bu durumda giden seneki kadrodanda eksi olarak sezona başlıyoruz hedef şampiyonluk nasıl olacak bu iş.
Şu durumda liğde deplasmanda yeneceğimiz tek takım kocaeliydi onuda yenemedik.
Adanasporda formasına saygı gösterecek futbolcu sayısı yok denecek kadar az.
İlyastan patlama bekliyorum demiştim umudumu korumak istemiştim ama mahçup ettin ilyas beni.
Bu maçta ilyasın yanısıra Recep yıldızıda çok etkisiz buldum.
Oyun sistemimiz bu maçta tek forvetmi,yoksa forvetsizmi oynadık anlıyamadım.
Ekrem al'ın kendini değiştirmesi gerek yada ekrem al'ın değişmesi gerek.
Sezon başında bunun muhasebesi taraftar bazında yapıldı hep karadenizli hemşehrilerini takıma monte etti.
Olası bir hoca değişikliğinde umarım bir hendikap teşkil etmez.
Kocaeli amatör çocuklarla sahaya çıkıyor sende koy bir iki amatör futbolcu sinanı koy süs diyemi aldın takıma.
Transfer döneminde bir orta saha futbolcusu almak çokmu zordu başkanım.
Nerde sakat futbolcu varsa takıma getirdin.
Aldığın futbolcu ayarında hem alt yapıda hemde Adana'da futbolcu fevkalede bulabilirdin.
Takıma direk katkı koyacak kimi almışız merak ediyorum.
Gönderdiğin cemre Rahmandan kötümüydü,gönderdiğin Hakan aldığın hangi futbolcudan kötüydü.
Metin tuğlu,Emre aktaş,Habip takımda tutulmasaydı bu takımın hali ne olacaktı bu da ayrı merak konusu.
Ben bu takımdan ilk ikiye girer diye ümüdüm yok,İlk altı ümüdümü korumak istiyorum.

12 Eylül 2009 Cumartesi

Yeşil tişort üzerine turuncu atkı taktım.




Yeşil T-Shirt, Turuncu Atkı
Cuma, 11 Eylül 2009
Geçtiğimiz aylarda, milliyet blog'da Bursaspor taraftarı Ümit İpekçeker imzalı bir Adanaspor yazısını sizlerle paylaşmıştık. Sayın Ümit İpekçeker diyordu ki, "Adanaspor'un yeri süper ligdir." Adana, Adanaspor ve turuncu-beyaz renkler üzerine bir yazısını okurlarıyla paylaşmış ve bizler de bu yazıyı ana sayfamızdan yayınlamıştık. 17 Temmuz tarihli o habere ulaşmak için tıklayınız.

Daha sonra Bursa'da kendisiyle temasa geçtik ve bir de Adanaspor atkısı hediye ettik Ümit Bey'e. Bu güzel hediye ve ziyaret üzerine Ümit İpekçeker, kendi duygularını kaleme alan bir yazısını daha yayınladı. İşte o yazı...

"Öööfff, yine mi? Demiştim, MSN' de biri beni ekleyince. Bu kaçıncı; zaten işim başımdan aşkın, bu aralar bilgisayarın başına oturmakta zorlanıyorum, bunu da diğer pek çoğu gibi silmek lazım diye düşünmüştüm. Çoğunun tuhaf tuhaf kod adı olan tanımadığım bir sürü kişiden sık sık bu türden mesajlar alıyordum. Bir tanesinin kod adı şeytandı üstelik. Etrafımda bir sürü şeytan varken bir tanesine daha tamammmül edemeyeceğimden kim olduğuna hiç bakmadan bir tuşa dokunmakla silmiştim arkadaşlık isteğini.

Bu kez de aynı durum olduğunu sanmıştım ki, tam adını yazdığını görünce, kötü niyetli biri olsa tam adını yazmayacağını düşünmeye başladım, hakkında tahkikata giriştim. İsmail Güzel adlı şahsın kimliğini araştırırken beni MSN'de eklemesinden başka Facebook'tan yolladığı mesajı okuyunca araştırmadan silmediğime çok iyi yaptığımı anladım. İsmail Güzel Uludağ Üniversitesinde okuyan Adanaspor taraftarlarındanmış, ayrıca Adanaspor.ORG adlı taraftar sitesinin13 yöneticiden birisiymiş.

20 gün kadar önce yazdığım Turuncu -Beyaz başlıklı yazımı kendi sitelerinde okuyunca yazdıklarımdan memnun kalmış, Bursa'da ikamet etmesi nedeniyle de benimle görüşmek, tanışmak istediğini bildirmiş, mesajına telefon numarasını eklemiş, bu numaradan arayabileceğimi bildirmiş.

Sivas maçının devre arasında bir merhaba demek için telefondan kendisini aradım, kendimi tanıttım, mesajını okuduğumu, ilgisinden memnun kaldığımı müsait zaman bulduğumda netten görüşebileceğimi belirttim. Muhatabım benimle yüzyüze görüşmekte ısrar ediyordu. Nedenini sordum, resmimi çekmek istediğini,çekeceği fotoğrafı sitelerine koymak istediğini, ayrıca bir süprizi olduğunu, cuma gününe kadar mutlaka görüşmemiz gerektiğini söyledi.

Nerede oturduğunu sordum. Görükle beldesinde oturuyormuş. Uludağ Üniversitesi Bursa'ya 20 KM kadar uzaklığı bulunan Görükle beldesi arazisi üzerine kuruludur. Bursa'nın içinde oturanların UÜ'ne ulaşabilmesi bir hayli zaman ve para kaybına sebep olacağından il dışından gelen talebelerin büyük bir kısmı okullarına yakınlığından ötürü Görükle beldesini tercih ederler, bir araçla Görükle'den okullarına kolaylıkla ulaşabilirler. İsmail bir mekan verebilirsem benimle orada buluşabileceğini söyleyince ben her zaman gittiğim Setbaşı kütüphanesinde buluşabileceğimizi söyledim. İsmail Bursa'nın içine pek bilemiyormuş, erken saatte oraya gelebilmesi zor olacağından görüşmeyi akşam saatinde yapıp yapamayacağımızı sorunca, ben kütüphanenin okullar tatildeyken 18.00'de kapandığını söyledim.

Saat ve mekanda İsmail'le mutabık kalamayınca nette görüşmek üzere karşılıklı iyi geceler diledik, görüşmeyi bitirdik. Gece 24'e doğru bilgisayarı açıp İsmail'in de nette olduğunu görünce görüşmemize nette devam etmeye başladık. Konu döndü, dolaştı, buluşma mekanını tespite geldi. İsmail'in Bursa'ya gelmesinin zaman ve para kaybına sebep olacağından benim gidip kendisini bulabileceğimi söyledim.

Ben engelli olduğumdan Bursa B.Ş Belediyesinin engellililere tanıdığı ücretsiz seyahat imkanı sayesinde ekonomik külfete girmeden kendisinin yanına gidebileceğimi hatırlattım. Belki de akla gelen en mantıklı çözüm, benim Görükle'ye kadar gidip belli bir mekanda İsmail'i beklememdi, fakat ben o güne kadar Görükle'ye hiç gitmemiştim, nerede buluşabileceğimiz konusunda hiç bir fikrim yoktu. En sonunda perşembe günü saat 11.00 UÜ kampüsü içindeki bir noktada buluşmayı kararlaştırdık.

Buluşma noktası UÜ Tıp Fak.Ar.hastanesi Acil Servis girişinin tam karşısındaki otobüs durağı idi. Geç kalacağım endişesiyle evden biraz erken çıktım, 3 araç değiştirerek kavilleştiğimiz vakitten 15 dakika önce buluşma noktasına gittim, telefondan İsmail'i arayarak durakta beklediğimi bildirdim. O esnada İsmail'de yoldaymış,10 dakika sonra yanıma gelebileceğini söyledi ve gerçekten de 10 dakika sonra telefonum çaldı, durağın az üzerinde olduğunu, aşağıya doğru indiğini bildirdi. Nette ki ufacık resimlerin haricinde bir birimizin eşgalini bilmiyorduk, galiba ikimizin de birbirimizi tanıyabileceğimiz konusunda endişemiz vardı.

Durağın az üstünde aşağı doğru inen Turuncu tişörtlü gençten birisini görünce aradığımı bulduğumu anladım. Üzerinde ki Turuncu tişörtten başka elinde Adanaspor'un renklerini taşıyan bir poşeti görünce benimle görüşmek isteyen kişiyi bulduğumdan zerre kadar endişem kalmadı, merhabalaştık, 40 yıllık dost gibi sarmaştık, rektörlük binasının üst köşesinde ki çam ağaçlarının gölgesindeki piknik masalarında birisine oturarak sohbete başladık.
Sohbetin başında İsmail yazdığım yazıyı çok beğendiğinden benimle tanışmak istediğini bir kez daha vurguladı, elindeki poşeti bana uzatarak içindeki hediyeyi kabul etmemi rica etti.

Böylesine ince düşünülmüş zarif bir jesti beklemiyordum, şaşırdım, mutlu oldum, o an mukabele etme imkanım olmadığından mahçup oldum, ezildim. Aslında küçük oğlum geceden buluşmaya gideceğimi öğrenince; yeşil-beyaz bir atkı götürürsem iyi olacağını söylemişti, fakat gecenin o saatinde yeni bir atkı tedarik etmenin zorluğunu düşününce isteğimi gerçekleştirememiştim.

İsmail benimle neden görüştü, neden tanışmak istedi? Ben Bursa valisi değilim ki kendisine imkan sağlayayım.
Ben üniversite hocası değilim, ders geçme konusunda yardımcı olabileyim. Ben zengin varlık, biri değilim ki benden maddi bir beklentisi olsun. Ben sıradan, kendi halinde, ara-sıra çapına bakmadan amatörce yazılar yazan, yazarken de bazılarının nasırına acaip basan, can yakan şair özentisi eski bir dokumacıyım. Gariban bir emekli maaşıyla kendi çocuklarıma bile fazla bir faydam olmuyor ki, bana selam verene yardımcı olabileyim.

Meselenin özü: Genç talebe İsmail benle görüşmek için asla ve asla ekonomik bir çıkar peşinde değildi, tek amacı aşık olduğu renkleri taşıyan kentinin takımı Adanaspor hakkında samimi duygularla yazdığım yazımı beğendiğinden mukabele etme gereği hissetmesinden kaynaklanıyordu. Mert, temiz Anadolu insanını mutlu etmenin aslında sanılandan çok daha kolay olduğunu İsmail'le tanışınca bir kez daha anladım.

Ben ne yapmıştım ki? Takımına cuvallar dolusu maddi bağışta mı bulunmuştum? Hayır. Var olmayan üstün gücümü kullanarak takımını süper lige mi taşımıştım? Hayır. Elimde var olmayan medya gücünü takımının emrine mi vermiştim? Hayır. Sadece ve sadece TV'deki bir yarışmada gördüğüm tuhaflıktan yola çıkarak Adanaspor'la ilgili düşüncelerimi yazmış, yayımlamıştım. Üstüne üstlük o yazının bir bölümünde Bursa'daki bir maçta Bursaspor'un Adanaspor'a tam 6 gol attığından, hezimete uğrattığından bahsetmiştim. Hal böyleyken Adanaspor taraftarı İsmail Güzel bana kırılmamış, aksine samimiyetime inanmış, güvenmiş, teşekkür edebilmek için benimle görüşmek tanışmak istemişti. Atkıyı elime alınca İsmail resmimi çekmek istediğini söyleyince hiç tereddüt etmedim, atkıyı önce boynuma dolayarak, sonra açıp, göstererek poz vermekten çekinmedim. Neden çekineyim? Benim Bursaspor taraftarı olduğum doğrudur. Benim Bursaspor'dan başka kardeş takımımız Ankaragücü'ne korkunç biçimde saygı duyduğum doğrudur.

Fakat bunların yanısıra tüm Anadolu külüp ve camiasına da sevgim, saygım ve sempatim olduğu da her zaman savunduğum ve savunmaya devam edeceğim beni tanıyan herkesin malumudur. Adanaspor haricinde bir başka Anadolu takımının atkısını da boynuma takar mıydım? Evet, takardım. İster Samsun, İster Ordu, Giresun ,Rize Konya, Kayseri ve hatta isterse Çemişgezek olsun atkısını boynuma takmaktan onur ve gurur duyardım.

Kimlerin atkısını takmak istemem? Kahbe Bizans'ın günümüzdeki mirasçılarının atkısını üste para verseler bile hiç bir biçimde takmam istemem. Takarsam ne olur? Ümit efendi, Ümit efendiiii... O kadar attın tuttun, o kadar laf konuştun, şimdi onların atkısını mı takıyorsun? Derseler ne cevap veririm? Ben bu soruya cevap veremezsem soruyu soran devamını getirmez mi? Ümit efendi, Ümit efendi, sen git bıyıkları kes, eteklik giy, hatta mini etek giy ki rezaletin katmerlensin, sana ancak bu yakışır demezler mi? Ben olsam derim. Hem derim hem de karşısına geçer kahkahayla gülerim. Kendime güldürmek mi? Allah yazdıysa bozsun... Tövbeler tövbesi...

Elime alarak, boynuma sararak poz verdiğim Turuncu- Beyazlı Adanaspor atkısını hiç gocunmadan sahiplenmemin bir diğer nedeni de Adanaspor'un taşıdığı renklerin Adana kentinin değerlerini yansıtmasıdır. Bursaspor formasındaki yeşil; Bursa'nın zümrüt yeşilini; beyaz Uludağ'ın her daim bulundurduğu karın beyaz renklerini yansıttığı gibi Adanaspor'da bölgedeki narenciyenin Turuncusunu, pamuğunun beyazını renklerinde barındırmakla kent takımı olma özelliğinin yanısıra renklerinin anlamı nedeniyle de ayrıca saygıyı hak etmektedir.
Bazı külüplerin kuruluş aşamasında renk seçerken neye önem verdiklerini kendilerinden öğreniyoruz.
Efendim, kumaşçıya gitmişlerde falan renkle filan rengin yanyana gelmesinden etkilenmişler, formalarına o renkleri uygun görmüşler.

Bu bağlamda ne Bursaspor ve ne de Adanaspor kurulurken kurucuları takımlarına renk arama zahmetine girmemişlerdir. Çünkü yüce yaradan bu kentlere, bu kentlerin insanına renkleri bizzat kendi bahşetmiştir.
Bursaspor'un yeşil-beyazı, Adanaspor'un turuncu-beyazı falanca filanca gibi yapay değildir, ulvi manaları içinde barındırır, olabildiğince anlamlıdır, kendilerini yoktan var eden rablerinin ihsanıdır.

Yaradanından böylesine çarpıcı bir ihsan gören bir beldenin sakinleri bir başka renk arama basitliğine düşerler mi? Hayır, asla düşmezler, çünkü aklın yolu birdir, rablerinin hediyesine değer verir o'nu sahiplenirler.

İsmail'le bir saate yakın konuştuk. Konuşurken gözlerinin içine bakıyor, sözlerinde riya kırıntısı aramaya çalışıyordum. Bir zaman sonra kendime kızmaya başladım. Galiba sen her gördüğün sakallıyı deden sanma gafletine düşüyorsun dedim. Karşındaki genç insan belli ki iyi bir aileden gelen efendiden birisi. Anadolu insanının temiz, pak, berrak yüreğinde yalancılığa, katakulliye, madrabazlığa zerre kadar yer vermeyen pırıl pırıl bir genç insan olduğuna kanaat getirdim, ilk önce kendisinden şüpheye düştüğümden utanç duymaya başladım.

Yaşım 50... Bu zamana kadar neler görmedim ki? Söylediğim lafın 99 tanesi muhatabımı memnun eder, bir tanesi doğrularına teres gelirse, beni yalancılıkla, iftira atmakla, kumpas kurmakla itham etmekten kaçınmaz. Sanki beğendiği 99 sözü söyleyen ben değilmişim gibi bana sırtını çevirir, yüzünü ters döner, üstelik bunları yaprken de medeni geçinir. İki yüzlü, riyakar medeniler! yerine, mert, temiz kalpli sıradan Anadolu insanı beni her zaman mest etmiştir.

Ceddim Fatih Sultan Mehmet han İstanbul'u fethederken Bizan'ı yerle bir etmiştir etmesine yaa, Kahbe Bizans'ın enkrikalarını yer yüzünden silmeye hiç bir zaman muktedir olamamıştır. Kahbe Bizans'ın kurumsallaştırdığı entrika sanatı günümüze intikal ettirilmeseydi, liglerde bu denli çirkeflikler, iğrençlikler yapılabilir miydi? Hiç sanmıyorum.
Her şey kuralına uygun tatbik edilseydi, bir zamanlar 1. Lig'e damgasını vuran Türkiye'nin 5. büyük kenti Adana'nın temsilcisi Toras Kaplanları bugun olduğu konumun çok çok üzerinde bulunmaz mıydı? Elbette ki bulunurdu, bulunmaları da gerekir.

Politikacının, mayfa babasının veya kerameti kendinden menkul tarikat ağasının kolladığı köy irisi kasaba takımları Süper Lig'de mücadele edebilirken, Türkiye'nin 5. kenti olan Adana'nın Süper Lig'de temsil edilmeyişi kendi hataları kadar belki de onlardan çok çarpık düzen getirdiği bir garabettir.

Şimdi bu kestirimi okuyanların içinde hoşuna gitmediğinden ne yani sen Karagümrük takımının amatöre düşmesinden, Adanaspor'un Süper Lig'de bulunmayışından rahatsız oluyorsun... Sence ne yapılmalı ki bu rahatsızlık giderilmeli? Yoksa senin dilinin altında; ahlaki olmayan yöntemlere müracaat edilmeli, okuz-pokuzla bu takımları senin gönlünün görmesini istediği mertebeye çıkmalarında torpil mi yapılmalı? sorusu sorulabilir. Asla ve kat'a böylesine çözüm yolları önermek gibi bir illkelliğe tenezzül ve tevessül edeceğim düşünülmemelidir. Benim tek isteğim, ufak-büyük, eski- yeni demeden tüm takımlara aynı mesafede yaklaşılmalı, adaletli davranılmalıdır.

Burada adaletten bahsederken gece kulubündeki konsomatrist adaletten bahsetmiyorum, onurlu insanların hiç bir zaman şaşmayacağı olmazsa olmaz en tabii insanlık kuralından bahsediyorum. İsteğim çok mudur? Evet galiba biraz öyle oldu!...

Anadolu'dan çıkıp hasbelkader ülkenin yönetim kadrolarına oturan 4. sınıf politikacı sırf oy kaygısıyla aslını unutup, ben BJK 'lıyım, ben GS'liyim, ben FB'liyim diyebiliyorsa orada adalet duygusu kolaylıkla zedelenebilir.

Konuşurken Türkçe'yi aksanlı konuşanların İstanbul'a gittiklerinde kendilerini farklı bir kültürle özdeşleştirmeye çalışmaları, çalışırken de gülünç duruma düşmeleri ayan-beyan ortadayken, benim adalet beklemem galiba biraz saflık olmaktadır. Mülkün temeli olduğu asırlar öncesinden bildirilen adalet tam tesis etmedikçe, Ümit'ler, Mertcan'lar, İsmail Güzel'ler ve bunlar gibi daha niceleri aşikaren yapılan haksızlığa isyan edecek, adalet aradıklarını haykıracaklardır. Fakat heyhat... Kör gözler, sağır kulaklar, paslanmış vicdanlar bu infiali duymayacak, görmeyecek, anlamamazlıktan gelmekte ısrar edeceklerdir. Sonra birileri Hindi gibi kabaracak, biz büyüğüz diyeceklerdir. Hadi canım sende, o senin kuruntun... Yalanla-dolanla, hileyle- desiseyle, alavere-dalavereyle elde edilmiş haksız kazançlarla büyük olunduğu nerede görülmüş ki? Böyleleri sadece kendini kandırmaktadırlar.

Anadolu futbolseveri gücünün idrakindedir, üzerlerine oynanmakta olan bu iğrenç oyunun farkındadır, güç birliğine giderek çirkin oyunu bozacağına dair ümidi her geçen gün katlanarak artmaktadır."

İsmail güzele ve Ümit ipekçelere teşekkür ederiz.
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=195660

11 Eylül 2009 Cuma

Kocaeli Adanaspor maçı öncesi uyarı.

Kocaeli maçına takım çok iyi motive olmalı aksi bir durumda hüsrana uğrayabiliriz.
Sanıldığından çok zor maç olacak,bilhassa futbolcuların konsantrası gençleri nasıl olsa yeneriz moduna girmeleri maç için çekingelerim.
Kocaeli şampiyonluğa oynıya bolu gibi bir takımdan bir puan çıkardı hatta bolu başkanı bir demecinde bir puana sevindiğini açıklamıştı mağlubiyetten yakalamışlardı bir puanı sanırım.

Kocaeli genliğin verdiği enerji ile çok koşan bir takım dolasıyla her futbolcu kendini ispat etmek için var gücüyle mücadele edecektir.
Adanaspor sıkı hazırlanmazise bu drenci kırmak hayli zor olacaktır.

Sırtlarında ağır bir yük var sürekli futbolculara bu söyleniyor motive ediliyorlar.
Onlar kolay motive olurken karşısındaki takım zor motive oluyor buda onlar için bir avantaj olacaktır.
Bu maçta hoca metin tuğluya görev verir umarım.
Tolga ve ilyastan patlama bekliyorum bilhassa ilyastan.
Ekrem hocam bu şehir sana ve futbolcularına güveniyor.

Adanaspor 3-4 Rize.


- Funny bloopers R us

8 Eylül 2009 Salı

Rizeyi yenmeliydik.

 

Bu maç için söylenecek çok şey var ama az şey söyliyelim.

Mersin maçı sonu demiştik her takım Mersin olmaz diye.
Rize gibi bir takım karşısında üç kez öne geçiyoruz,galibiyeti koruyamıyoruz.
Koruyamayız çünki başımızda Ekrem Al gibi oyunu okuyamıyan bir teknik drektör olursa.
Başımızda metin tuğlu gibi oyuncuyu yedekte doksan dakika oturtan Ekrem al olursa.
Tüm gelen topları kale içine davet eden Tolgahan gibi bir kalecin olursa.
Bu senede bu düşünceyle, şampiyonluk hayal olur.
Başımızda oyuncu kayıran bir hoca olursa.
Rizeyi yenemezsin.
Rizeyi yenmeliydik çünki rize bizim direk rakibimizdi.
Rizeyi yenmeliydik belki iki maç sonra Ekrem al bu takımın başında olmıyacak.
Rizeyi yenmeliydik belki bir kaç maç sonra Tolgahan yedeğe düşecek.
Rizeyi yenmeliydik takıma öz güven gelecekti.
Rizeyi yenmeliydik üstüste üçmaçı kazanma keyfini yaşamalıydık.
Şeytanın bacağını kırmalıydık.
Son cezalı maçımızıda alıp şampiyonluğun en büyük adayı olduğumuzu ilan etmeliydik.

Maçta son dakikalrda üç pas yapamaz olduk onurun yerine metini alacaktı ilyası çıkartmışsan fevziyi ilyasın yerine kaydıracaktın ama hoca öyle düşündü sonucuda böyle oldu.

Biraz sitemkar biraz kızgınlıktan dolayı yazıyorum bir haftamızı çaldın ekrem al.
Belkide bu maç şampiyonluğumuzu aldı.
Umarım bunu bir uyarı olarak algılar gerekli dersi almıştır.

6 Eylül 2009 Pazar

Mersin id.yurdu 1 Adanaspor 2

/ from on Vimeo.


Teşekkürler ibrahim emeklerin için.

Emre Aktaş'la sohbet.


EMRE AKTAŞ LA SOHBET.
Kombine verdiğim bir arkadaşım Emre aktaşla sohbet etmiş.
sohbet konusu ADANASPOR.
ben adanasporda doğdum çok hata yaptım biliyorum demiş.
taraftardan tek bir ricası varmış KÜFÜR EDİLMESİN ALLLAH AŞKINA EDİLMESİN demiş.
genç takımız ve bu kadar sabırsız ve aşırı tepkili olunmasın kesin çıkacağız Süper LİGE demiş
benide çağıracak bir sonraki sohbetine.
sohbetin sonuan doğru emre onu bunu bırakta şu maç ne olur diye takılmış abi .

emreden tek kelime YENİLMEYİZ.
kesinlikle yenilmeyeceğiz demiş.

sanırım artık kafa karışıklığı bitmiş EMRE nin ve sevgisi konuısunda emin olan abi de diyor biz bu sene çıkarız ..
ilk 2 bizim olacak inşallah.moraller yüksek ve tek hedef şampiyonluk ve Adanaspora destek olmalıdır.

en büyük ADANASPOR
ÜSTÜNKOKAN.

Adanaspor kitabı ve Antep'te Rize maçı.

Adanaspor için kim bir kibrit çakarsa ona minnettarım.
Hakan tabakan hocamız kaplanpenchedeki anılarını kitaba aktarmış.
Gerçi sitesini her gün mutlaka ziyaret ederim dolasıyla kitabın içeriği hakkında az çok bil gi sahibiyim diyebilirim.
Ama şuarsı bir gerçek biz Adanasporlular olarak bu kitaptan en azından birer tane almalıyız.
Hakan hocaı tebrik ediyorum Tarihiyle birlikte bir kitab yazacağımız günlerde buluşuruz umarım.
Rizeye gideceğiz en korktuğum takımlardan biri demiştik.
Gün geçtikçe takımımıza daha çok güvenmeye başladım.
Adanasporu diğer takımlardan daha oturmuş görüyorum.
Pzartesi üç puan en kötü beraberlik çıkartırız.

2 Eylül 2009 Çarşamba